Biraz önce ayrıldık; aldatıldım biraz.
Haberi olmadı aldatıldığımdan.
Benden de.
Tanışmış olsak; ya da iki laf etseydik karşılıklı;
gitmezdi belki.
Belki de hiç yoldaş olmazdı bana.
Şairler ülkesine gemiler kalkmaz, dağları sert kalplidir;
trenleri geçirmez.
Yukarısı kalabalıktır.
Aşağısı ise karanlık.
Dehlizleri diyorum.
Dehlizler dar, dehlizler efsunlu, dehlizler ki;
Şairler bilir uzayıp kıvrılan yolu.
Siyah kaplı; ciltli, saman kağıdından kapıları vardır.
Yazan bir tebeşir parçası bile açar bu kadim kapıları.
Hoş; kolaydır girmesi.
Ama sadece yüce ozanlar görür yolun sonundaki ışığı.
Ben sadece yürümeyi biliyordum,
Dürüstçe söylemek gerekirse sürünmeyi.
Güzel şiirler güzel ellerden çıkar ne de olsa.
Ellerim Norveç'li balıkçılar kadar yıpranmıştır benim oysa.
Haklarını yemeyelim; onlarınki emekten.
Benimki ise çirkinlikten.
Bir gün yine 'sürünayak' ilerlemekteydim.
Zifiri karanlıkta bir siluete rastladım.
Zifiri karanlıkta gördüm diyorum;
Çünkü algı 'aşağıda' farklı işler.
Görülmez; rastlanır.
O da yolcuydu.
Yolun haritası ellerindeydi sanki;
Cesaretinden bahsetme cesaretini ben bulamıyordum.
Elleri diyorum; çok şairaneydi.
Beraber nice dize tepeledik.
Otobüsler, hastaneler, bakkallar...
Yukarının insanlarından dizeler aşırdık;
eski kara bohçalarımıza.
Dehlizlere sığamadık, kağıtları taşırdık.
Bir gün gitti, belki de hiç gelmemişti.
Bazen karıştırıyorum biraz.
Bu şiire başladığımda neredeydim; hatırlamıyorum.
Belleğim kötü bir arkadaş;
Ben mi safım; yoksa uyanık olan o mu bilmem ama.
Aldanan hep ben oluyorum.
Ama görülüyor ki sen buradasın, tam karşımda.
Karanlıktan korkmuyorsun demek.
Vah ki vah; halin harap.
Bir de algına bir iki damla anlam damlacığı düştüyse.
Birazcık kendini bulabildiysen bir de bu zifiri karanlıkta.
Hiç kusura bakma.
Üzerimdeki gömlekten bir tane daha getirebilir misiniz?
Karşımda oturan dostuma lazım oldu da.
0 yorum:
Yorum Gönder