5 Eylül 2015 Cumartesi

Mazgal


Kaldırımları başı önünde aşındıranlara:

Bir karanfil Yaban otlarıyla kaplı bir mazgalın tam ortasında açmış Beyaz, öylemesine mağrur bir karanfil Nasıl doldurursa o mazgalın içini Yaşamaktan bir güneşle Öylece belirdi odamda, siyah beyaz fotoğrafın En umulmaz zamanda, ve en olmaz yersizlikle Odamda, orada; utançla bezenmiş yaşanmışlık izlerinden Dağılmış masamda, saman kağıtlarının arasında Bense dokunamadım,bakakaldım,
Son vagonun gözden kaybolması bekler gibi Kim bilir, hangi zaman diliminde Şehrin hangi köşesindeki fotoğrafhanede Gülmeyi unutmuştun. Kim bilir? Ben bilmem, çünkü bilirsin Bir vesikalık karesini sığmazdı sevmeklerim Ben bilmezdim, çizemezdim de ben Balıkçı elleriydi ellerim, ve bilmediğin zamanlarda Eski bir heykelde aşındı kollarım. Bunu benden isteme, Bakma bana uzaktan, limanda bir gemiyi bekler gibi Çünkü sana dokunmam demek hiçliğine yorulur benim zamanımda Ve güneş batar, akşam esintileridir eylülde yoldaşı güneşin Sen saman kağıtları arasında kaybolursun, ben bulurum. Hiç tutmadığın ellerim değerse fotoğrafına O zaman anlarsın Karanfillerin solumsuz olmadığını.



Share:

0 yorum:

Yorum Gönder