31 Ekim 2014 Cuma

Aşık Adam Sınanmaz





Lafa her yerden mi başlasam bilemiyorum.Rüyalar, İstasyonlar, şiir falan...Daha da aşırıyı kaçarsam, 'Bir ayrılık, bir yoksulluk bir de vakti gelince ölüm'.

Lafı her yerden başlanamacağını anladım.Ertesi günden senaryo çalmış bir rüya, ve hiç bozulmadan oynanan bir senaryo.
Onur Abi'mizin bu şairane filminin, bu sahnesinin hayatımın özeti olduğu ilk izlediğimde nereden bilebilirdim.


“Ama...Niye?Kötü bir şey söylemedim ki.Sadece seni seviyorum dedim bir de hastalığımdan bahsettim.
Belli; senin şiir falan okuduğun yok.Eğer şiir okusaydın bilirdin ki:Aşık adam sınanmaz

30 Ekim 2014 Perşembe

Zarf, Ben ve Böcek

Siz söyleyin Sayın Efkâr Masası Amiri'm
Bir gecede bir paket uzun Marlboro'yu aralıksız içmek miydi suçum?
Öyleyse, atın beni dehlizlere
Zindansa olmaz, oraları sabahları
Işık vuruyor, dar pencelerden.

Bir sabah hiç yoktan uyansam bir dehlizde
Pulu yapıştırılmamış bir  zarfın içinde
Gregor Samsa gelse, yese beni
Cennete kaçıncı kattan girerim?

Ha, diyorsan ki Gregor Samsa artık cennette
Ezdiysen onu ayaklarının altında, sen ki küçük anne.
Öyleyse giderken başını yasladığın
Şu benim düşük omzumu da götür yanında
Sol yanımdan bir parça bile eksilse
Artık, bahtiyar ölebilirim

29 Ekim 2014 Çarşamba

Çarklar ve Dişler

Tren vagonlarınca çevrilen yapraklarında takvimin
Mevsimler hoşnutsuzluğu gösteriyor
Ne bir sinema yağmura çalıyor
Ne de akrep ile yelkovan secdeye duruyor
Kerpiç badanalı evlerde çocuklar
Hala üşüyor, asırlardır.

Hepten payda oldu özüme rasyonelleşme kaygısı şu aralar
Özümüzde özgünüz hepimiz
Ama dünya biteviye dönüyor
Düzenin çarkına bir taş koyamayacağımı
Elimde sigarayla maç izlerken anladım bir yaz günü